Türkiye’de karma aşı denince akıllara gelen difteri, tetanoz ve boğmaca, yani kısa adıyla DTP aşılarının, ani bebek ölümü sendromu (ABÖS) ile bağlantılı olduğuna ilişkin argümanlar zaman zaman aşı karşıtlarınca dile getiriliyor. Bu artık kabak tadı vermiş argümana Kara Kutu-Yüzleşme Vakti’nde de rastlıyoruz.
Kitabın 241. sayfasında Yalçın “Rockefeller elçisi“ olarak nitelendirdiği İhsan Doğramacı’nın girişimiyle 1984 yılında 0-5 yaş, 5 milyon çocuğa difteri, boğmaca, tetanos, kızamık, çocuk felci aşısının yapıldığını, bu aşı kampanyasındaki çabalarından ötürü Semra Özal’a da New York’ta ödül verildiğini söylemiş.
30 sayfa kadar sonra, sayfa 271’de bu defa Yalçın, bu aşılarda bulunduğunu iddia ettiği civa oranının otizme neden olabileceğini ima etmiş. Kitabın 273. sayfasında ise boğmaca aşısıyla ABÖS vakaları arasında doğrusal bir ilişki kurulmuş.
Dünya Sağlık Örgütü, internet sitesinde aşılarla ilgili sıkça karşılaşılan yanlışları ele aldığı sayfasında, DTP aşısının neden olduğu ani bebek ölümü sendromundan bahsederken şu cümleleri kullanıyor: “Ekmek yemenin araba kazalarına sebep olduğu söylenebilir. Nitekim kazaya karışan çoğu sürücü son 24 saat içerisinde büyük olasılıkla ekmek yemiştir.”
ABÖS kısaltmasıyla bilinen ani bebek ölümü sendromu, genellikle yaşamının henüz ilk aylarındaki bebeklerin açıklanamayan nedenlerle, sağlıklı görünmelerine karşın hayatlarını kaybetmelerine verilen isim. ABÖS vakaları, DTP aşılarının da gerçekleştirildiği, bebeğin yaşamının ilk zamanlarına denk geliyor; bu bir rastlantı. Böylesi rastlantıların bir nedensellik ifade etmediği, yani ölüme sebep olan şeyin DTP aşıları olmadığı ise, 1980’lerden bu yana yapılan birçok çalışmada ortaya konmuş.
Bu yazımızda bu çalışmaların bazılarından söz etmeden hemen önce bir olayın bir başkasının “nedeni” olmasının koşullarının ne olduğunu anımsatmamız gerek. DTP ve benzeri aşıların “etkisizliği” ya da negatif etkilerine dair öne sürülen iddiaların temelinde, çoğu zaman nedenselliğin ne olduğunu kavrayamama veya nedensellik ile korelasyonu karıştırma sorunları var. Tabii art niyet ve olası diğer motivasyonları bir kenara bırakırsak…
Çalışmalar ne diyor?
Genellikle bebeğin yaşamının ikinci haftası ile ilk yılı sonuna kadar olan süre içinde gerçekleşen ABÖS vakalarının asıl nedeni bilinmiyor. Bazı faktörlerin ABÖS riskini artırabileceğine dair çalışmalar var. Örneğin hamilelik süresince sigara içmek veya bebeği yüzüstü uyutmanın ani bebek ölümü sendromu riskini artırdığı belirtiliyor. Bunları birer “risk faktörü” olarak düşünebiliriz.
Öte yandan ABÖS üzerine yapılan çalışmalar incelendiğinde, aşının bu risk faktörlerinden biri olmadığı anlaşılıyor. Örneğin Griffin ve arkadaşlarının Tennessee’de 1974 ile 1984 yılları arası doğan yaklaşık 130 bin bebeği takip ederek yaptığı çalışmada, DTP aşılarıyla ABÖS vakaları arasında bir ilişki bulunamamış.
ABD’de aşıların ne ölçüde güvenli olduğunu takip eden Vaccine Adverse Event Reporting System (VAERS) isimli proje kapsamında, 1990-1997 arasında kayıt altına alınan bin 266 vaka incelenmiş ve elde edilen bulgular bebeklikte yapılan aşılarla ABÖS vakaları arasında nedensel bir ilişki bulunmadığını ortaya koymuş. Silvers ve arkadaşları tarafından gerçekleştirilen bu çalışmada, aşılama sonrası dönemde herhangi bir ABÖS vakası yaşandıysa bile, bunun tesadüf olabileceği belirtilmiş.
Stratton ve arkadaşları tarafından hazırlanan ve 2003 yılında yayımlanan oldukça kapsamlı bir başka çalışmada da, DTP aşılarının ABÖS vakalarına sebep olduğuna dair herhangi bir nedensel ilişki tespit edilememiş. DTP aşıları ile ABÖS vakaları arasında bir ilişki olmadığını söyleyen çalışmalara daha bir çok örnek verilebilir:
- Taylor ve Emery’nin 1982 tarihli çalışması
- Bouvier-Colle ve arkadaşlarının 1989 yılında yayımlanan çalışması
- Moon’un 2016’da yayımlanan çalışması
- Moro ve arkadaşlarının 2018’de yayımlanan çalışması
Bilakis, aşı karşıtlarının iddialarının aksi bulgular elde eden çalışmalar bulmak mümkün. Misal, Mitchell ve arkadaşları tarafından yapılan ve 1995 yılında yayınlanan bir çalışmada, aşılamanın ABÖS riskini azaltabileceği çıkarımı yapılmış. Vennemann ve arkadaşları tarafından yapılan ve 2007 yılında yayınlanan bir çalışmada ise, aşılanmanın ABÖS riskini yarıya indirebileceği ve aşılanma ile ABÖS riskinin azalması arasındaki ilişkinin bazı biyolojik etmenler dolayısıyla nedensel olabileceği dile getirilmiş. Müller-Nordhorn ve arkadaşlarının 2015 yılında yayımlanan çalışmasında ise, artan DTP bağışıklığı ile ABÖS vakalarının azalması arasında bir ilişki gözlemlenmiş.
Literatürde burada sayılanların ötesinde birçok farklı çalışma daha olduğunu ifade etmek gerek. DTP aşıları ile bebek ölümlerinin artışı arasında nedensel bir ilişki bulunduğuna dair güvenilir bir çalışmaya ise rastlanmıyor. Aşı karşıtlarının sunduğu ve örneğin Yalçın’ın, kitabının 273. sayfasında yer verdiği “Boğmaca aşısını takiben üç gün içinde bebeklerin normale göre yedi kat daha fazla oranda öldüğü” şeklindeki iddialar ise, bu iddiayı incelediğimiz analizde de görülebileceği üzere, çalışmalar çarpıtılarak öne sürülmüş.
Aşı karşıtı bir yaklaşımda ısrarcı bir bireyin yukarıda sıraladığımız çalışmaları elinin tersiyle itmesi ve tüm bu çalışmaları “bir uluslararası komplonun parçaları” olarak görmesi elbette mümkün. Ancak bilim bu ve benzeri suçlamalarla ilerlemiyor, bilimsel bilginin gerçekliğinin komplocu bir zihin yapısıyla çürütülmesi mümkün değil. Hiçbir akademik çalışma, üzerinde çalışılan konuyla ilgili mutlak bir bilgi sunduğu iddiasında olamaz, ancak bir teorinin çürütülmesi de suçlamayla değil, ancak gözlem ve kanıtla desteklenmiş alternatif çalışmalar ortaya koymakla mümkün.
Kara Kutu: Yüzleşme Vakti isimli kitap hakkındaki çalışmaya dair Teyit ekibi tarafından yayınlanan 63 yazı bu rehberde yer alıyor.
Komplo teorileri hakkındaki yazıları okuyarak kitabın içinde düşülen genel yanılgıları anlayabilirsiniz:
Manisalı eczacıları kim öldürdü?
Komplo Teorileri I: Aşırı şüpheci tutum etrafımızı sardığında
Komplo Teorileri II: Bilimsel görünme çabası
Komplo Teorileri III: Sağlığımızı korumak için ne yapabiliriz?
Bu bölümdeki yazılar Kara Kutu’nun yazım sürecine mercek tutuyor. Kitaptaki kaynak gösterimi, izlenen metodoloji ve tespit edilen intihaller sizi şaşırtabilir. Ayrıca kitapta yer alan ve Yalçın’ın konuşmalarından hareketle oluşturulan safsatalara ve daha fazlasına göz atabilirsiniz:
Kara Kutu’nun yöntemi – I: Nasıl yazıldı? Nasıl basıldı?
Kara Kutu’nun yöntemi – II: Kaynakça nasıl hazırlanmış?
Kara Kutu’nun yöntemi – III: 30 farklı kaynaktan yapılan intihaller
Korelasyon nedensellik değildir
Kara Kutu’nun ‘kozmik odasındaki’ intihaller
Safsatalar I: Komplo teorilerini safsatalar ile süslemek
Safsatalar II: Hatalı akıl yürütmenin kitabı
Özellikle ‘doğallık safsatasını’ özümsedikten sonra homeopati üzerine iddiaları inceleyebilirsiniz:
Kapitalizm homeopatiyi teğet mi geçti? Sektöre genel bakış
ABD’deki en büyük kütüphanelerin homeopati okullarıyla ilişkisi olduğu iddiası dayanaksız
İDDİA 1: Patofizyoloji kürsülerinin 12 Eylül’den sonra kapatıldığı ve yıllardır bu dersin verilmediği iddiası
Türkiye’de tıp eğitimi nasıl kurumsallaştı?
Kara Kutu: Yüzleşme Vakti isimli kitabın üçüncü ve dördüncü bölümlerinde yer alan iddiaların ele alındığı yazılar bu bölümde:
İDDİA 2: ABD ve Avrupa’da Augmentin’in evcil hayvanlarda kullanımının yasaklandığı iddiası
İDDİA 3: 12 yaşındaki her çocuğun kolesterol ilacı alması tavsiye edilmiyor
İDDİA 4: İlaçların farklı ülkelerde daha ucuz olmasının nedeni fiyat politikaları
İDDİA 5: Yan etkileri olan serzone isimli ilacın ‘henüz’ toplatıldığı iddiası
İDDİA 6: Bazı psikiyatrik hastalıklar piyasayı canlandırmak için mi uyduruldu?
İDDİA 7: Beyindeki organik değişimler mutasyon anlamına mı geliyor?
İDDİA 8: Gebelikte antidepresan kullanımının bebekte otizm riskini artırdığı iddiası
İDDİA 9: Serotonin ile depresyon arasında ilişki yok mu?
İDDİA 10: Sadece çocuklar üzerinde ve belli bir evre için yapılan araştırmanın sonuçları genellenebilir mi?
İDDİA 11: ABD’deki yaygın ölüm sebepleri arasında ilaç yan etkilerinin dördüncü sırada olduğu iddiası
Aşılar kitapta önemli bir yer tutuyor. Çalışmamızın önemli bir kısmı, bu nedenle aşılar hakkındaki iddialara ayrıldı:
Aşılar bağışıklığı zayıflatıyor mu? Vücudumuzun ‘askerleri’ nasıl çalışıyor?
Aşılarda bulunan maddeler o kadar ‘korkutucu’ mu?
Sürü bağışıklığı: ‘Benim çocuğum istersem aşılatmam’ denebilir mi?
Osmanlı’dan günümüze Türkiye’de aşı çalışmaları
İDDİA 12: Türkiye’de ilk aşı kampanyasının 1985’te yapıldığı iddiası
İDDİA 13: Türkiye’de zorunlu aşı uygulaması olduğu iddiası
İDDİA 14: Menenjit aşısının 2013 yılında aşı takvimine eklendiği iddiası
İDDİA 15: Almanya’daki zorunlu kızamık aşısı yasasının ‘kıl payıyla’ kabul edildiği iddiası
İDDİA 16: Almanya’da çocuk doktorlarının yüzde 92’si çocuğunu aşılatmıyor iddiası
Finlandiya İngiltere İrlanda Hollanda ve İsveç’te aşıların zorunlu olmaması ne anlama geliyor?
İDDİA 17: FDA’da görevli Morris’in grip aşısı hakkındaki açıklamayı 2009’da yaptığı iddiası
İDDİA 18: İsrail’de hiç aşı yapılmadığı iddiası
Wakefield I: Aşı ve otizm arasındaki ilişki olduğu iddiaları nereden çıktı?
Wakefield II: Kızamık virüsü için aşı patenti almış
Wakefield III: Otizmli ailelerin avukatlarından para aldı
Aşı ve otizm arasında bağ olduğu tartışmalarını kimler kitleselleştirdi?
Aşı otizm arasında bağ olduğunu söyleyenlerin bilimsellik iddiası
Bugün 50’lerinde olanların çocukluğunda çevrelerinde otizmli çocuk yok muydu?
İDDİA 20: Neil Z. Miller aşı karşıtı derneklerle ilişkili
İDDİA 21: Houweling makalesinde aşıların zararlarından bahsetmiyor
İDDİA 22: Prof. Dr. Claire-Anne Siegrist aşının uzun dönemdeki faydalarının bilindiğini belirtiyor
İDDİA 23: Kızamık aşısının kadınların yüzde 55’inde romatoit artrit gelişmesine neden olduğu iddiası
İDDİA 24: Boğmaca aşısından sonra bebeklerin normalden yedi kat daha fazla hayatını kaybettiği iddiası
Difteri tetanoz ve boğmaca aşılarının ani bebek ölümü vakalarıyla bağlantısı yok
İDDİA 25: Aşıların kısırlığa neden olduğunu gösteren bir kanıt yok
İDDİA 26: Aşılarda kullanılacak antijenleri patent sınırlamaları mı belirliyor?
İDDİA 27: Gluten ve kazeinin otizme yol açtığını gösteren bulgu yok
Aşı üretimi kâr maksimizasyonuna dayanıyor ve bu halk sağlığını tehdit ediyor
Facebook’un reklam politikası Kara Kutu’daki aşı karşıtı iddiaların yayılımını engelledi mi?
Son olarak Kara Kutu’da modern tıbbın karşısına anti kapitalizmin konduğunu görüyoruz. Tıp ve anti kapitalizm ilişkisine dair yazılar aşağıdaki gibi:
Kaynaklar
World Health Organization, Six common misconceptions about immunization
Paediatric and Perinatal Epidemiology, Review of risk factors for Sudden Infant Death Syndrome, 2001
Moon ve Fu, Sudden Infant Death Syndrome: An Update, 2012
Institute of Medicine, Evidence Concerning Pertussis Vaccines and Deaths Classified as Sudden Infant Death Syndrome, 1991
Griffin ve diğerleri, Risk of sudden infant death syndrome after immunization with the diphtheria-tetanus-pertussis vaccine, 1988
Silvers ve diğerleri, The epidemiology of fatalities reported to the vaccine adverse event reporting system 1990-1997, 2001
Stratton ve diğerleri, Immunization Safety Review: Vaccinations and Sudden Unexpected Death in Infancy, 2003
Taylor ve Emergy, Immunization and cot deaths, 1982
Bouvier-Colle ve diğerleri, Sudden infant death and immunization: an extensive epidemiological approach to the problem in France--winter 1986, 1989
Moro ve diğerleri, Safety Surveillance of Diphtheria and Tetanus Toxoids and Acellular Pertussis (DTaP) Vaccines, 2018
Mitchell ve diğerleri, Immunisation and the sudden infant death syndrome. New Zealand Cot Death Study Group, 1995
Vennemann ve diğerleri, Do immunisations reduce the risk for SIDS? A meta-analysis, 2007
Müller-Nordhorn ve diğerleri, Association between sudden infant death syndrome and diphtheria-tetanus-pertussis immunisation: an ecological study, 2015
Kapak görseli: Fineartamerica/Pasieka